Türkçe konuşuyorsunuz, karşınızdaki sizi İngilizce duyuyor. Ama sizin sesinizden. Böyle bir teknoloji ister miydiniz?
Geçtiğimiz günlerde yapay zekâyla Messi’nin İngilizce demeç verdiği bir basın toplantısı simülasyonu üretildi. Bunu “Messi her şeyi yapabilir, artık İngilizce olarak da” başlığıyla, esprili bir dille haberleştirdi El Grafico gazetesi. Ama bu olanlar pek de komik değil aslında. Daha çok düşündürücü. Çünkü böyle bir basın toplantısı gerçekten de olabilir. Tabii daha önce Messi futbolu bırakmazsa!
Bundan bir süre önce, 2 Eylül günü, İspanya’nın El Pais gazetesinde ilginç bir makale yayımlandı. Yapay zekânın dil konusunda neler yapabileceğini merak edenlerin ilgisini çekecek bir makale. Eşanlı çeviride yapay zekânın kullanımına dair son gelişmelerden söz ediyordu.
"Bir Japonla konuşup onu İspanyolca dinlemek: Makineler tercümanlıkta mevzi kazanıyor” başlığıyla verilen bu haberin açıklamasında şöyle yazıyor: Yapay zekâ, tıpkı tercümanların yaptığı gibi, görüntülü görüşmelerdeki konuşmaları gerçek zamanlı (yani eşanlı) ve sesli olarak tercüme edebiliyor.
Haber metninde, yakın zamana kadar bu gibi gelişmeler insana bilim kurgu gibi gelirdi denilmiş. Ekranda dünyanın diğer ucunda yaşayan bir insanla video görüşmesi yapıyorsunuz, Bu insan Japonca konuşuyor ama siz kulaklığınızda onun sözlerini İspanyolca duyuyorsunuz.
Sadece 10 gün önce teknolojik bir yenilik olarak haberi yapılan bu hizmet, hiç şüphe yok ki giderek yaygınlaşacak. Kişisel kullanıma sıra ne zaman gelir bilinmez ama yakında akıllı telefonlarımızda eşanlı çeviri uygulamaları görmeye başlarsak şaşırmayalım.
Peki bu işlerin sonu nereye varacak? Şirketin yetkilileri, Avrupa Parlamentosu oturumlarını örnek olarak göstermiş: "Yapay sistemler muhtemelen kullanılmayacak, ancak tercüman bulunmayan daha küçük toplantılarda bu çözüm etkili olabilir.” demişler. Ama aynı zamanda yapay zekânın ilerlemesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekmişler.
Başlangıçta 5-10 yıl süreceği düşünülen ilerlemenin artık birkaç ayda kat edildiğini söylüyorlar.
Önümüzdeki yıl içinde yapay zekanın, yaygın durumların %90'ında eş zamanlı çevirileri doğru bir şekilde gerçekleştirebileceği tahmin ediliyor.
Burada duralım. Çünkü “yaygın durumlar” çok güzel bir ayrıntı.
Nedir yaygın durum? Yaygın durum diye bir şey var mıdır? Hayatımızın ne kadarı yaygın durumlardan oluşur?
Yoksa yaygın durum dediğimiz şey, aslında yaygın algı mıdır? Hayatın her ânı, bir daha tekrarlanamaz olduğu için özel değil midir? Elbette öyle.
Fakat makalede “yaygın durum” ifadesiyle dilde harici bağlamların olmadığı, yani kültürel unsurların dışında kalan alanlar kastediliyor.
Yani şakaların, mecazların, göndermelerin, benzetmelerin, kelime oyunlarının, eğretilemelerin, kısacası yaratıcılığın olmadığı alanlar.
Yani dilin edebiyattan arındırılmış, matematiksel tarafı. 1 ve 0 ile kodlanabilen tarafı.
Halbuki hayat, 1 ve 0 ile kodlanamayacak kadar renkli değil midir? Yoksa insan bu kadar siyah beyaz mı olmalıdır?
Yoksa, yalnızca bu kadar siyah beyaz olduğumuz durumlarda mı yapay zekâ kullanılacak? Ya da tam tersi, yapay zekâyı kullana kullana, siyah beyaz mı olacağız?
"Bu yılın Haziran ayında bir Amerikan dergisi tarafından yapılan karşılaştırmada; insanların, özellikle bağlam söz konusu olduğunda, yapay zekâdan çok daha iyi performans gösterdiği görüldü" yazıyor haberde.
Şirket yetkilileriyse, ABD medyası tarafından değerlendirilen bu modelin halihazırda %25 oranında iyileştirildiğini belirtiyor. Geliştirmedeki bir sonraki adım, kullanıcı deneyimini daha keyifli hale getirmek için üretken yapay zekayı entegre etmek olacakmış: Yani sesin daha akıcı, insani olmasını sağlamak ve tonlamayı yakalamak.
Fakat şirket yetkililerine göre ana zorluklardan biri, yapay zekanın bağlamı, yani bir insanın satır aralarından ne anladığını yorumlayabilmesini sağlamak.
İşte burası: Bir insanın satır aralarında verdiği mesajı anlamak... Bir robotun bunu yapması asla mümkün olmayacak! Çünkü burası yaratıcılığın alanı, yani insanın.
Bir robotun asla yapamayacağı bir başka şey daha var: İnisiyatif almak.
Yapay zekâ, en temelde, var olan seçenekleri eleyerek sonuçlara ulaşır. İstatistikler içerisinde olmayan bir seçenek üretmek... Yeni bir yol bulmak...Durup dururken bir şiir yazmak ya da komut almadan bir hikaye anlatmak yapay zekanın haddi değildir.
Yapay zekâ ancak komut alırsa, erişebildiği verileri tarayarak bunu yapabilir. Bu nedenle tıpkı bir hesap makinesi, bir bilgisayar gibi, insan tarafından kullanılacak bir araçtan fazlası olamayacak asla.
Fakat asıl tehlike bu araçların bizim yerimizi alması değil, bu araçların bizi teslim alması. Çünkü sırf onların getirdiği imkânlardan yararlanabilmek için, insan tarafımızdan ödün veriyoruz.
Bu nedenle, asıl amaca dönsek iyi olacak. Yani insana.
Bu yazıya müzikli bilgisel formatında şuradan ulaşabilirsiniz.
Comentários